O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.
- He likes anything sweet.
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
- Sweet words bring the snake out of its hole.
Doğruyu söylemek gerekirse tatlım, ben hiç ilgilenmiyorum.
- To tell the truth, sweetheart, I'm not at all interested.
Gitmek zorundayım, tatlım.
- I have to go, Sweetheart.
Aşkın verdiği acı herhangi bir zevkten daha tatlıdır.
- The pain caused by love is much sweeter than any pleasure.
Aşktan dolayı katlandığın acı herhangi bir zevkten çok daha tatlıdır.
- The pain you go through because of love is by far sweeter than any other pleasure.
Kız kardeşim şekerlemeleri sever.
- My sister likes sweets.
O, şekerlemeyi azalttı.
- He had cut down on sweets.
Alice hoş kokulu bir parfüm kullanıyor.
- Alice is wearing a sweet-smelling perfume.
Güller tatlı hoş bir koku yayıyorlar.
- Roses emanate a sweet fragrance.
Çiçekleri güzel kokuyor.
- Their flowers smell sweet.
Bahçedeki çiçekler güzel kokuyor.
- The flowers in the garden smell sweet.
Ben canım sevgilimi ararım.
- I call my sweetheart darling.
Lise sevgilimle evlendim.
- I married my high school sweetheart.
Ben genellikle tatlı şeyleri sevmiyorum ama senin kurabiyelerinden birini deneyeceğim.
- I usually don't like sweet things, but I will try one of your cookies.
Tatlı şeylere dayanamam.
- I can't resist sweet things.