Tom said he couldn't recall.
- Tom hatırlamadığını söyledi.
Try to recall what happened.
- Ne olduğunu hatırlamaya çalış.
Tom only had a dim recollection of what Mary looked like.
- Mary'nin neye benzediği hakkında Tom'un sadece loş bir hatırlaması vardı.
The event is worthy of remembrance.
- Olay hatırlamaya değer.
My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
- Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
It is important to remember who your friends are.
- Arkadaşlarının kim olduğunu hatırlamak önemlidir.
Tom only had a dim recollection of what Mary looked like.
- Mary'nin neye benzediği hakkında Tom'un sadece loş bir hatırlaması vardı.
I have to remember to buy some milk.
- Biraz süt almayı hatırlamak zorundayım.
I always have trouble remembering names.
- İsimleri hatırlamakta hep zorlanırım.
I remembered everybody.
- Ben herkesi hatırladım.
Tom remembered that Mary and John had tried to kill him.
- Tom Mary ve John'un onu öldürmeye çalıştığını hatırladı.
I can't recall her name at the moment.
- Şu anda ismini hatırlayamıyorum.
Ken couldn't recall his name.
- Ken onun ismini hatırlayamadı.
Tom had trouble remembering what Mary looked like.
- Tom Mary'nin nasıl biri olduğunu hatırlamada güçlük çekiyordu.
I never see this album without remembering my school days.
- Bu albümü, okul günlerimi hatırlamadan asla göremem.
I can't remember her name.
- Onun adını hatırlayamıyorum.
I can remember the warmth of her hands.
- Onun ellerinin sıcaklığını hatırlayabiliyorum.
Tom only had a dim recollection of what Mary looked like.
- Mary'nin neye benzediği hakkında Tom'un sadece loş bir hatırlaması vardı.
I have no recollection of seeing the man.
- Adamı gördüğümü hatırlamıyorum.