Without the slightest doubt, the dream was a memory from a previous life.
- En ufak bir şüphe olmadan, rüya daha önceki hayattan bir hatıraydı.
This is a souvenir from Hokkaido.
- Bu, Hokkaido'dan bir hatıra.
Did you get a souvenir for your girlfriend?
- Kız arkadaşın için bir hatıra eşya aldın mı?
That is in my recollections.
- Bu, benim hatıralarımın içinde.
Tom brought back some souvenirs.
- Tom bazı hatıra eşyaları geri getirdi.
Did you get a souvenir for your girlfriend?
- Kız arkadaşın için bir hatıra eşya aldın mı?
My friends urged me to write my memoirs.
- Arkadaşlarım hatıralarımı yazmam için beni zorladı.
I will have good memories of my time in Boston for many years.
- Boston'da geçirdiğim zaman, yıllarca hatıralarımı süsleyecek.
Memories of the good old days came flooding back one after another.
- Eski güzel günlerin hatıraları sel gibi peş peşe geldi.