Fadıl aceleyle evlendi.
- Fadil hastily married.
O, aceleyle valizini hazırladı.
- He hastily packed his bags.
Meseleyi daha tam anlamadan, alelacele fikrini söyledi.
- Before understanding the situation clearly, he hastily gave his opinion.
O acilen isimlerimizi not etti.
- He hastily wrote down our names.
Fadıl aceleyle evlendi.
- Fadil hastily married.
Kızı aceleyle sarı evin arkasında saklandı.
- His daughter hastily hid behind the yellow house.
Çok aceleci olmayalım.
- Let's not be too hasty.
Maria sonuçları unutarak her zaman aceleci kararlar veriyor.
- Maria is always making hasty decisions, forgetting about the consequences.
Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık.
- We ate a hasty meal and left immediately.
Acele bir kahvaltı yaptım ve evden ayrıldım.
- I had a hasty breakfast and left home.
Bu hızlı bir çeviriydi.
- This was a hasty translation.
she with liquors strong his eyes did steepe, / That nothing should him hastily awake .
But this good knight soone as he them can spie, / For the coole shade him thither hastly got .