Acele işe şeytan karışır.
- More haste, less speed.
Geç kalma ihtimaline karşın acele et.
- Make haste in case you are late.
Mary hızla odasına geri döndü.
- Mary hastened back to her room.
Hata onun emekliliğini hızlandırdı.
- The mistake hastened his retirement.
Acele işe şeytan karışır.
- More haste, less speed.
Ben ilk otobüse zamanında yetişmek için aceleyle kahvaltı yaptım.
- I had breakfast in haste in order to be in time for the first bus.
Acele ile yazıldığı için kitabın birçok hatası var.
- As it was written in haste, the book has many faults.
Thou hast gone from me.
Of this post-haste and rummage in the land..