Doctors suggest drugs to fight diseases.
- Hastalıklarla mücadele etmek için doktorlar ilaçlar öneriyor.
He is suffering from an aggravated disease.
- O, ağır bir hastalıktan acı çekiyor.
Sickness kept me from attending the party.
- Hastalık partiye katılmamı engelledi.
Sickness prevented him from going out.
- Hastalık onun dışarı çıkmasını engelledi.
I had to have my brother help me with my homework due to illness.
- Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
I had to have my brother help me with my homework due to illness.
- Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
Tom is a pathological liar.
- Tom hastalık düzeyinde bir yalancıdır.
Spring fever is not a disease.
- Bahar yorgunluğu bir hastalık değildir.
Fever indicates sickness.
- Ateş hastalık gösterir.