She has a marvelous sense of humor.
- Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
I had a marvelous time.
- Harika bir zaman geçirdim.
I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
- Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
- Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
Have you seen such a wonderful movie before?
- Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?
Tom is a fantastic singer.
- Tom harika bir şarkıcı.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
Even ill she looks gorgeous.
- O hasta olsa bile harika görünüyor.
What a gorgeous coat you're wearing!
- Ne harika bir ceket giyiyorsun!
We spent a fabulous day in the woods.
- Ormanda harika bir gün geçirdik.
Tom did a fabulous job.
- Tom harika bir iş yaptı.
Don't you think it's cool?
- Bunun harika olduğunu düşünmüyor musun?
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
- On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
Isn't it a beautiful day for a picnic?
- Piknik için harika bir gün, değil mi?
Love is wonderful and beautiful.
- Aşk harika ve güzeldir.
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
- On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
How wonderful were the good old days.
- Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great.
- Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.
This pilaf tastes great!
- Bu pilavın harika tadı var.
Tom did a splendid job.
- Tom harika bir iş yaptı.
You did an incredible job.
- Harika bir iş yaptın.
For children, this world is full of wonders and miracles.
- Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
You've done a superb job.
- Harika bir iş yaptın.
I love living in this marvellous town.
- Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.
She has a marvelous sense of humor.
- Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
Tom is a child prodigy.
- Tom harika bir çocuk.
Oh, Mary, you look terrific!
- Ah, Mary, harika görünüyorsun!
This all sounds great.
- Bunun hepsi harika görünüyor.
I really do feel phenomenal now.
- Şu an gerçekten harika hissediyorum.
I don't know what it was, but it was marvellous!
- Onun ne olduğunu bilmiyordum ama harikaydı!
It's marvellous to listen to a learned person.
- Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.
The human brain is a wondrous thing. It works until the moment you stand up to make a speech.
- İnsan beyni harika bir şeydir. Konuşmak için sen ayakta kalana kadar çalışır.