Isn't it a beautiful day for a picnic?
- Piknik için harika bir gün, değil mi?
This caterpillar will become a beautiful butterfly.
- Bu tırtıl harika bir kelebek olacak.
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
- On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
How wonderful were the good old days.
- Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
I thought it looked cool.
- Onun harika göründüğünü düşündüm.
This pilaf tastes great!
- Bu pilavın harika tadı var.
I've got some great ideas but I need money.
- Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var.
Isn't her ring gorgeous?
- Yüzüğü harika değil mi?
Even ill she looks gorgeous.
- O hasta olsa bile harika görünüyor.
I hope you're having a fabulous day and we need to celebrate our birthdays together soon!
- Harika bir gün yaşadığınızı umuyorum ve yakında birlikte doğum günlerimizi kutlamamız gerekiyor!
We spent a fabulous day in the woods.
- Ormanda harika bir gün geçirdik.
You did an incredible job.
- Harika bir iş yaptın.
You've done a superb job.
- Harika bir iş yaptın.
Tom did a splendid job.
- Tom harika bir iş yaptı.
I thought it was marvelous.
- Onun harika olduğunu düşündüm.
She has a marvelous sense of humor.
- Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
Tom is a child prodigy.
- Tom harika bir çocuk.
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
Thank you for the wonderful gift.
- Harika hediye için teşekkürler.
I've never seen such a wonderful sunset.
- Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
The pyramids of Egypt are one of the seven wonders of the world.
- Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından biridir.
For children, this world is full of wonders and miracles.
- Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
I really do feel phenomenal now.
- Şu an gerçekten harika hissediyorum.
You've done a marvelous thing.
- Harika bir şey yaptın.
I thought it was marvelous.
- Onun harika olduğunu düşündüm.
It's marvellous to listen to a learned person.
- Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.
It was marvellous to meet you.
- Seninle tanışmak harikaydı.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
I know you'll do a fantastic job.
- Harika bir iş yapacağını biliyorum.