Sami çok çalışkan bir bankacıydı.
- Sami was a hard-working banker.
Çinliler çok çalışkan bir halktır.
- The Chinese are a hard-working people.
Bush çalışkan bir ekip kurdu.
- Bush put together a hard-working team.
Sanırım Tom çalışkan.
- I think Tom is hard-working.
Tom Bill'den daha çalışkan değil.
- Tom is no more hardworking than Bill is.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Ağır iş için teşekkürler.
- Thanks for the hard work.
Tom çok çalışkan değil.
- Tom isn't very hardworking.
Tom çok çalışkan bir öğrencidir.
- Tom is a very hardworking student.
Başarınız sıkı çalışmanızın sonucudur.
- Your success is the result of your hard work.
Jim başarısını sıkı çalışmaya bağlıyor.
- Jim attributes his success to hard work.
... give these hard-working responsible americans ...
... in access to higher education and the help every hard working kid go to ...