The former baseball player that Cincinnati idolized is being sent up the river to Ashland, Ky., to serve a prison term for cheating on his taxes.
Tom's father is in jail.
- Tom'un babası hapishanededir.
Tom doesn't want to spend the rest of his life in jail.
- Tom ömrünün geriye kalanını hapiste geçirmek istemiyor.
Tom was threatened with life imprisonment.
- Tom ömür boyu hapis ile tehdit edildi.
Such an offence is punished by a fine and/or imprisonment.
- Böyle bir suç ceza ve / veya hapis ile cezalandırılır.
I waited for you to get out of prison.
- Hapishaneden çıkmanı bekledim.
By the time you get out of prison, she'll have been married.
- Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.
The man was given a life sentence.
- Adama ömür boyu hapis cezası verildi.
His son is serving his sentence.
- Onun oğlu hapis cezasını çekiyor.
A prisoner escaped from the prison.
- Tutuklu hapishaneden kaçtı.
Ten prisoners broke out of jail.
- On mahkûm hapishaneden çıktı.
Tom was imprisoned for life at a state penitentiary.
- Tom'a bir devlet cezaevinde ömür boyu hapis cezası verildi.
Mary was wrongly imprisoned for nearly 10 years.
- Mary neredeyse 10 yıl haksız yere hapis cezasına çarptırılmıştı.
Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison.
- Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
He was in prison on a charge of robbery.
- Soygun suçlamasıyla hapisteydi.
Confinement can drive you insane.
- Hapis birini çıldırtabilir.