Sanırım Tom'a bir şey olmuş olabilir.
- I think something may have happened to Tom.
Ona bir şey olmuş olabilir.
- Something may have happened to him.
O, meydana gelmek zorunda değildi.
- That didn't have to happen.
Ters bir şey olmak üzereydi.
- Something wrong was about to happen.
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Bizim güneşimizin yaklaşık beş milyar yıl içinde enerjisi tükenecektir. Bu olduğunda herhangi biri etraftaysa, onlar dünyayı terk edip yeni bir gezegen bulmak zorunda kalacaklar.
- Our sun will run out of energy in about five billion years. If anyone is around when it happens, they’ll have to leave Earth and find a new planet.
Tom'a ne olduğunu bulmak zorundayız.
- We have to find out what happened to Tom.
Ne olduğunu biliyor musun?
- Do you know what happened?
Bana ne olduğunu tahmin etsene!
- Guess what happened to me.
Take an umbrella in case it happens to rain.
Unexpectedly, in a nook close by the farmhouse, he happened upon a spot where the vintage had actually commenced.
... of news which you didn't really know has happened. ...
... of a few years ago. All that happened. In 2009, on this stage, we rallied the industry ...