Dalida died from an overdose of sleeping pills.
- Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.
Did you know that men who regularly take the birth control pill don't get pregnant?
- Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz?
Adam spent 3 years in jail for drug possession.
- Adam uyuşturucu bulundurmaktan hapiste 3 yıl geçirdi.
The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence.
- Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.
If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
- Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
He at once resolved to accompany me to that island, ship aboard the same vessel, get into the same watch, the same boat, the same mess with me, in short to share my every hap; with both my hands in his, boldly dip into the Potluck of both worlds.
Ben senin iyi şansın hakkında mutluyum.
- I am happy about your good luck.
Evlilikte mutluluk tamamen şans işi.
- Happiness in marriage is entirely a matter of chance.
Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.
Tom'un mutlu olmak için kesinlikle çok şeyi var.
- Tom certainly has a lot to be happy about.
Tesadüfen onunla aynı trene bindim.
- It so happened that I rode in the same train with him.
Tesadüfen istasyonda öğretmenimi gördüm.
- It happened that I saw my teacher at the station.
O, meydana gelmek zorunda değildi.
- That didn't have to happen.