hapiste

listen to the pronunciation of hapiste
Турецкий язык - Английский Язык
in prison

Tom's father, who is in prison, never writes to Tom. - Tom'un hapiste olan babası Tom'a hiç yazmaz.

Her husband has been in prison for three years. - Kocası üç yıldır hapiste.

in stir
under lock and key
in hock
behind bars

I want her behind bars. - Onu hapiste istiyorum.

I want them behind bars. - Onları hapiste istiyorum.

in jail
hapis
jail

Tom hopes Mary doesn't end up in jail. - Tom Mary'nin sonuna kadar hapiste kalmamasını umuyor.

Tom bailed Mary out of jail. - Tom Mary'yi kefaletle hapishaneden çıkardı.

hapis
imprisonment

The judge sentenced Tom to three years imprisonment. - Hakim Tom'u üç yıl hapis cezasına çarptırdı.

Tom learnt that he was the only convict sentenced to life imprisonment in that prison. - Tom o hapishanede ömür boyu hapse mahkum tek hükümlü olduğunu öğrendi.

hapis
gaol
hapis
prison

I waited for you to get out of prison. - Hapishaneden çıkmanı bekledim.

The police will put you in prison. - Polis seni hapishaneye koyacak.

hapiste yatmak
do time
hapiste yatmak
do a lag
hapiste çürümek
languish in prison
hapis
custody
hapis
(Ticaret) sentence

The man was given a life sentence. - Adama ömür boyu hapis cezası verildi.

His son is serving his sentence. - Onun oğlu hapis cezasını çekiyor.

hapis
(Askeri) inmate
hapis
bridewell
hapis
lock away
hapis
jail term
hapis
duress
hapis
prisoner

A prisoner escaped from the prison. - Mahkûm hapisten kaçtı.

In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded. - Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.

hapis
imprisoned

Mary was wrongly imprisoned for nearly 10 years. - Mary neredeyse 10 yıl haksız yere hapis cezasına çarptırılmıştı.

Tom was imprisoned for life at a state penitentiary. - Tom'a bir devlet cezaevinde ömür boyu hapis cezası verildi.

hapis
imprisonment; confinement
hapis
charge

He was in prison on a charge of robbery. - Soygun suçlamasıyla hapisteydi.

Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison. - Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

hapis
imprisonment, confinement; prison, gaol, jail; prisoner
hapis
prison, jail
hapis
a kind of backgammon
hapis
confinement

Confinement can drive you insane. - Hapis birini çıldırtabilir.

hapis
durance
hapis
detention
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение hapiste в Турецкий язык Турецкий язык словарь

HAPİS
(Osmanlı Dönemi) Bak: Habs
hapis
Pulları salıvermemek, kapatmak temeline dayanan bir çeşit tavla oyunu
hapis
Cezaya çarptırılmış suçluların kapatıldıkları yer, ceza evi, hapishane
hapis
Ceza evine kapatılmış kimse, mahpus
hapis
Mahpus
hapis
Cezaya çarptırılmış suçluların kapatıldıkları yer, ceza evi, hapishane: "Sadakatinin mükâfatını hapiste aç kalmakla görür."- B. Felek
hapis
Bir yere kapatıp salıvermeme
hapis
Yasalara göre suçu belirlenen bir kimseyi ceza evine koyma cezası
hapiste
Избранное