Tom's father, who is in prison, never writes to Tom.
- Tom'un hapiste olan babası Tom'a hiç yazmaz.
Her husband has been in prison for three years.
- Kocası üç yıldır hapiste.
I want her behind bars.
- Onu hapiste istiyorum.
I want them behind bars.
- Onları hapiste istiyorum.
Tom hopes Mary doesn't end up in jail.
- Tom Mary'nin sonuna kadar hapiste kalmamasını umuyor.
Tom bailed Mary out of jail.
- Tom Mary'yi kefaletle hapishaneden çıkardı.
The judge sentenced Tom to three years imprisonment.
- Hakim Tom'u üç yıl hapis cezasına çarptırdı.
Tom learnt that he was the only convict sentenced to life imprisonment in that prison.
- Tom o hapishanede ömür boyu hapse mahkum tek hükümlü olduğunu öğrendi.
I waited for you to get out of prison.
- Hapishaneden çıkmanı bekledim.
The police will put you in prison.
- Polis seni hapishaneye koyacak.
The man was given a life sentence.
- Adama ömür boyu hapis cezası verildi.
His son is serving his sentence.
- Onun oğlu hapis cezasını çekiyor.
A prisoner escaped from the prison.
- Mahkûm hapisten kaçtı.
In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded.
- Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.
Mary was wrongly imprisoned for nearly 10 years.
- Mary neredeyse 10 yıl haksız yere hapis cezasına çarptırılmıştı.
Tom was imprisoned for life at a state penitentiary.
- Tom'a bir devlet cezaevinde ömür boyu hapis cezası verildi.
He was in prison on a charge of robbery.
- Soygun suçlamasıyla hapisteydi.
Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison.
- Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Confinement can drive you insane.
- Hapis birini çıldırtabilir.