Benim yazım, konuşmamdan daha iyidir.
- My writing is better than my speaking.
Konuşmam ve dinlemem, yazım kadar iyi değildir.
- My speaking and listening are not as good as my writing.
Gerçekten bu anlaşmayı yazılı olarak kayıt altına almanız gerekir.
- You really should get this agreement down in writing.
Bir mektup yazıyorum.
- I'm writing a letter.
Birkaç hata dışında yazınız iyi.
- Your writing is good except for a few mistakes.
Ona yazdığımı hatırlıyorum.
- I remember writing to her.
Taro, dönem ödevi yazıyor.
- Taro is writing a term paper.
O bazı arkadaşlarına yazıyor.
- He is writing to some friends of his.
En iyi satan romanı yazarak bir servet yaptı.
- He made a fortune by writing a best selling novel.
Elle mektuplar yazarak çok zaman harcıyoruz.
- We're eating up a lot of time writing letters by hand.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
- There were a lot of writings about homosexuality.
Bir mektup yazmıyorum.
- I am not writing a letter.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Tom son üç yıldır yaratıcı yazarlık eğitimi veriyor.
- Tom has been teaching creative writing for the past three years.
O da bir kitap yazıyor.
- He is also writing a book.
O da bir kitap yazıyor.
- She's also writing a book.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
- There were a lot of writings about homosexuality.
Fotoğrafçılık ışık ile yazı yazmaktır.
- Photography is writing with light.
Yazı yazmaktan usandım.
- I'm tired of writing.