Polis, şüpheliyi kelepçeledi.
- The police officer put handcuffs on the suspect.
Polis Tom'u kelepçeledi ve ona haklarını okudu.
- The police handcuffed Tom and read him his rights.
Polis memuru Tom'a kelepçe taktı.
- The police officer put handcuffs on Tom.
Tom, Mary'nin onu kelepçeli görmesini istemedi.
- Tom didn't want Mary to see him in handcuffs.
Polis, Tom'un kelepçesinin kilidini açtı.
- The policeman unlocked Tom's handcuffs.
Tom kelepçeli olabilir.
- Tom might be handcuffed.
Tom kelepçeli olmadığını söyledi.
- Tom said he wasn't handcuffed.
Polis memuru Tom'un kelepçelerini çıkardı.
- The police officer removed Tom's handcuffs.
Sami, kelepçelerle mahkeme salonundan çıkarıldı.
- Sami was led out of the courtroom in handcuffs.
Dang, I’m handcuffed by these regulations. I’d like to help but it’d be illegal.