Şöhret her zaman başarı ile el ele gitmez.
- Fame doesn't always go hand in hand with success.
Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
- The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
Sanayileşme çoğu kez kirlilikle birlikte gider.
- Industrialization often goes hand in hand with pollution.
Bir cerrah ayrılmaz arkadaşı olan ölümle birlikte yaşar - Ben onunla el ele yürüyorum.
- A surgeon lives with Death, his inseparable companion - I walk hand in hand with him.
John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
- I watched John and Mary walking hand in hand.
Jim ve Mary'nin parkta el ele yürüdüklerini gördüm.
- I saw Jim and Mary taking a walk hand in hand in the park.
The tendency to follow trends and explore one's sense of self goes hand in hand with being a teenager.
The couple strolled down the sidewalk, hand in hand.