Salonda büyük bir kalabalık vardı.
- There was a large crowd in the hall.
Heyecanlı izleyici konser salonuna koştu.
- The excited audience ran into the concert hall.
Holde bir telefon vardır.
- There's a telephone in the hall.
Şemsiyeni holde bırak.
- Leave your umbrella in the hall.
Canavar Grendel her gece kral Hrothgar'ın en büyük salonuna saldırdı.
- The monster Grendel attacked king Hrothgar's great hall every night.
Tom Mary'nin dairesinin dışındaki koridorda bir saat bekledi.
- Tom waited an hour in the hallway outside Mary's apartment.
Tom'u koridorda gördüm.
- I saw Tom in the hall.
Öğrenci yurdundan Tom'un ofisine doğru yürüdüm.
- I walked down the hall to Tom's office.
Askerler yemekhanede yemek yerler.
- The soldiers eat in the mess hall.
The duke lived in a great hall overlooking the sea.
... but I also want your voices heard in the halls of Congress. ...
... meters carved out of town halls and openings ...