I want to know the truth.
- Hakikatı bilmek istiyorum.
She succeeded in getting him to tell the truth.
- Ona hakikati söyletmekte başarılı oldu.
I really, truly believe that.
- Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
This cellphone is really expensive.
- Bu cep telefonu hakikaten pahalı.
I really, truly believe that.
- Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
It's a truly difficult problem to resolve.
- Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
Philosophy is the art of taking revenge on reality.
- Felsefe, hakikatten intikam alma sanatıdır.
You should face up to the reality.
- Hakikati metanetle karşılaman iktiza eder.