hafiflet

listen to the pronunciation of hafiflet
Турецкий язык - Английский Язык
lighten

Tom tried to lighten the mood. - Tom havayı hafifletmeye çalıştı.

The government lightened taxes. - Hükümet vergileri hafifletti.

disburden
hafifle
alleviate

Sami took medication to alleviate pain. - Sami ağrıyı hafifletmek için ilaç aldı.

Sami's mental illness didn't alleviate his punishment. He got two consecutive life sentences. - Sami'nin akıl hastalığı onun cezasını hafifletmedi. Art arda iki ömür boyu hapis cezası aldı.

hafiflet
Избранное