Tüm evlerin yaşanabilir olması gerekiyor.
- All houses are supposed to be habitable.
Avrupalı bilim adamları, güneş sistemimize en yakın yıldız olan Proxima Centauri'nin çevresinde dolanan potansiyel olarak yaşanabilir bir gezegen keşfettiler.
- European scientists have discovered a potentially habitable planet orbiting Proxima Centauri, the closest star to our solar system.
Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değildir.
- It is not easy to get rid of a bad habit.
Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.
- I think that our living together has influenced your habits.
Kiliseye gitmek huyu değildir.
- He is not in the habit of going to church.
Tom o huyu babasından aldı.
- Tom picked up that habit from his father.
Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.
- Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
Sigara içmek bir alışkanlık değil ama bir bağımlılıktır.
- Smoking is no habit but an addiction.
Sigara içmek alışkanlık değildir; bir bağımlılıktır.
- Smoking is not a habit; it's an addiction.
Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.
- I think that our living together has influenced your habits.
Yeme alışkanlıklarını değiştirmen gerektiğini düşünüyorum.
- I think you should change your eating habits.
Her gün yürümeye alışkınım.
- I am in the habit of taking a walk every day.
O kötü alışkınlıktan kurtulmalısın.
- You must get rid of that bad habit.
After we found the freshwater spring we were more confident that the place was habitable.
By force of habit, he dressed for work even though it was holiday.