habersiz (p)

listen to the pronunciation of habersiz (p)
Турецкий язык - Английский Язык
oblivious(p)
(followed by `to' or `of') lacking conscious awareness of; "oblivious of the mounting pressures for political reform"; "oblivious to the risks she ran"; "not unmindful of the heavy responsibility
habersiz
unaware

Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla. - Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.

He was unaware of the enormity of the offense. - Suçun iğrençliğinden habersizdi.

habersiz
oblivious
habersiz
unwitting
habersiz gelmek
to show up unexpectedly
habersiz olma
ignorance
habersiz oyalanmaktasınız
unannounced vote
benden habersiz
without my knowledge
habersiz
unbeknown
habersiz
in the dark
habersiz
not knowing
habersiz
unbeknownst
habersiz
unconscious

He seemed unconscious of my presence. - O benim varlığımdan habersiz görünüyordu.

habersiz
ignorant

The masses are entirely ignorant of the segregation problem. - Halk ayrımcılık probleminden tamamen habersiz.

Many economists are ignorant of that fact. - Çok sayıda ekonomist, o gerçekten habersiz.

habersiz
insensible
habersiz
unknowing
habersiz
unannounced

Mary was annoyed when Tom turned up unannounced, because it wasn't a convenient time for her. - Tom habersiz döndüğünde Mary rahatsız oldu, çünkü onun için uygun bir zaman değildi.

habersiz
uninformed of, ignorant of
habersiz
without notice
habersiz
without warning, without giving advance notice
habersiz
uninformed
habersiz
uninformed, unaware, insensible; without warning, without a word
habersiz
insensible of
habersiz almak
annex
habersiz gelmek
pop-up
habersiz gelmek
pop in
habersiz olmak
to be unaware of
habersiz olmak
be oblivious of
habersiz olmak
be unconscious of
habersiz olmak
be unaware of
habersiz olmak
be in the dark
habersiz çekilen fotoğraf
candid shot
kısmen habersiz
semioblivious
olup bitenden habersiz olmak
(deyim) be out of the picture
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение habersiz (p) в Турецкий язык Турецкий язык словарь

habersiz
Haberi olmayan, haber almamış, hiçbir bilgisi olmayan: "Yolcular, içimdeki mahşerden habersiz, yanımdan geçip gidiyorlardı."- Y. Z. Ortaç
habersiz
Haber vermeden, habersizce
habersiz
Haberi olmayan, haber almamış, hiçbir bilgisi olmayan
habersiz (p)
Избранное