Everybody knows the news.
- Herkes haberi biliyor.
The television show was interrupted by a special news report.
- Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.
Electronic news media is our primary source of information.
- Elektronik haber medya temel bilgi kaynağımızdır.
I have some information for you.
- Senin için bazı haberlerim var.
I received a message from the past today.
- Bugün geçmişten bir haber aldım.
Oops, I posted the message to the wrong newsgroup.
- Hoop, mesajı yanlış haber grubuna gönderdim.
He didn't give any intimation about that.
- O bu konuda herhangi bir haber vermedi.
Holmes went out of the room without being noticed by anyone.
- Holmes kimseye haber vermeden odadan dışarı çıktı.
She didn't notice me.
- O bana haber vermedi.
I got word that Mary wants to divorce him.
- Mary'nin ondan ayrılmak istediğini haber aldım.
We've had no word from Brian yet.
- Brian'dan henüz bir haber almadık.
The communication of news by TV and radio is very common now.
- TV ve radyo ile haber iletişimi artık çok yaygın.
English is a means of communication.
- İngilizce bir haberleşme aracıdır.
She informed me of her departure.
- Gidişinden beni haberdar etti.
I have some information for Tom.
- Tom için biraz haberim var.
The television show was interrupted by a special news report.
- Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.
Does Tom know about this report?
- Tom'un bu rapordan haberi var mı?
Mary made a cake without her mother's knowledge.
- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.
Mary made a cake without her mother's knowledge.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.