haşlamak

listen to the pronunciation of haşlamak
Турецкий язык - Английский Язык
{f} boil
scald
(Konuşma Dili) to scold, tell (someone) off
(et) blanch
to boil; to scald; to scold, to tell sb off, to blow sb up, to give sb a rap on/over the knuckles, to tear sb off a strip, to haul sb over the coals, to tick sb off, to bawl sb out
bawl out
scold
to scald
(for an insect) to sting (someone) all over
berate
give smb. a talking to
upbraid
carpet
baste
seethe
(for frost) to burn (plants)
to boil, cook (something) in boiling water
wig
nip
lay into
sit on
(Dilbilim) burn up
(Konuşma Dili) skin
(Dilbilim) chew up
(deyim) come down on
give a rap on the knuckles
haul over the coals
burn sb's ears
give sb hell
roast
bawl
(Tekstil) sacld
rate
flay
(Nükleer Bilimler) scalding
call smb. over the coals
haşlama
scalded
haşlama
seething
haşlama
stewed
haşla
{f} scald
haşla
{f} scalding
fena haşlamak
give smb. a roasting
haşlama
scalding
haşlama
boiling; scalding ; boiled, stewed
haşlama
(Konuşma Dili) scolding
haşlama
tonguelashing
haşlama
scald
Турецкий язык - Турецкий язык
Kaynar sıvı bir şeyi yakmak
Suda kaynatarak pişirmek: "Nine, yolda yerim diye iki yumurta haşladıydı teyze."- H. E. Adıvar
Suda kaynatarak pişirmek
Sızı vermek, acı vermek
Sızı vermek, acı vermek: "Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi."- P. Safa
Yakmak
Dalamak
Don, kırağı için bitkilere zarar vermek
Bir şeyin üstüne kaynar su dökmek veya bir şeyi kaynar suya daldırmak
Sertçe paylamak, azarlamak: "Recep'i kenara çekip fena hâlde haşladılar."- S. F. Abasıyanık
Sertçe paylamak, azarlamak
Bitkilere zarar vermek
haşlama
Haşlamak işi
haşlama
Haşlanarak pişirilen (şey)
haşlama
Pancarın suda haşlanmasıyla yapılan yemek
haşlamak
Избранное