His fingers ran swiftly over the keys.
- Parmakları klavyenin üzerinde hızla hareket etti.
Dan swiftly grabbed the pitbull by the neck and threw it off the roof.
- Dan hızla pitbulu boynundan tuttu ve onu çatıdan attı.
The argument quickly got out of control.
- Tartışma hızla kontrolden çıktı.
She quickly went up the stairs.
- O hızla merdivenlerden yukarı gitti.
The announcer can talk rapidly.
- Spiker hızla konuşabilir.
Her proficiency in English rapidly improved.
- Onun İngilizcedeki yeterliliği hızla gelişti.
He had not swum more than a few yards before one of the skulking ground sharks had him fast by the upper part of the thigh.
- Saklanan zemin köpek balıklarından biri onu uyluğun üst kısmından hızla yakalamadan önce o birkaç yardadan daha fazla yüzmemişti.
Christmas is fast approaching.
- Noel hızla yaklaşıyor.
The birds chirp loudly while flying rapidly.
- Kuşlar hızla uçarken yüksek sesle cıvıltı yaparlar.
They left their house quickly.
- Onlar hızla evlerini terk ettiler.
She quickly went up the stairs.
- O hızla merdivenlerden yukarı gitti.
Since the student has worked very hard, he is making rapid progress.
- Öğrenci sıkı çalıştığından beri hızla ilerliyor.
Software is getting slower more rapidly than hardware becomes faster.
- Yazılım donanımın hızlanmasından daha hızlı yavaşlıyor.
The velocity of light is about 186,000 miles per second.
- Işık hızı saniyede yaklaşık 186.000 mildir.
Light travels at a velocity of 186,000 miles per second.
- Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.
In towns, speed is limited to 50 km/h.
- Şehirlerde, hız saatte 50 km ile sınırlıdır.
The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.
- Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.
Tom needs a change of pace.
- Tom'un hız değişikliğine ihtiyacı var.
I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely.
- Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.
His synchronizing rate left nothing to be desired.
- Onun senkronizasyon hızı arzulanan bir şey bırakmadı.
I can type at a very fast rate.
- Çok yüksek bir hızda daktilo ile yazabilirim.
The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.
- Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.
This ship can reach extremely high speeds.
- Bu gemi, son derece yüksek hızlara ulaşabilir.
A category 5 hurricane can reach speeds of about 155 miles per hour.
- Kategori 5 bir kasırga saatte yaklaşık 155 mil hıza ulaşabilir.
The battle quickly became fierce and bloody.
- Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.
The mistake hastened his retirement.
- Hata onun emekliliğini hızlandırdı.
Mary hastened back to her room.
- Mary hızla odasına geri döndü.
On hearing the whistle, they started at full speed.
- Onlar düdük sesini duyduklarında son hızla başladılar.
He headed for the door at full speed.
- O, son hızla kapıya doğru gitti.