She tends to speak rapidly.
- O, hızlı konuşmaya eğilimlidir.
He has made rapid progress in English.
- O, İngilizcede hızlı bir gelişme yaptı.
I wish Tom a full and speedy recovery.
- Tom için tam ve hızlı bir iyileşme dilerim.
I hope you have a speedy recovery.
- Umarım hızlı bir iyileşmen var.
Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
This survey is too long to finish quickly.
- Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
Who runs faster, Ken or Tony?
- Kim daha hızlı koşar, Ken mi Tony mi?
I can't run as fast as you.
- Senin kadar hızlı koşamam.
The spider responds with a swift attack.
- Örümcek hızlı bir saldırı ile cevap verir.
The swallow is swift in flight.
- Kırlangıç uçuşta hızlıdır.
Take a high-speed train for a long trip.
- Uzun bir yolculuk için yüksek hızlı bir trene binin.
They used a high-speed camera.
- Onlar yüksek hızlı bir kamera kullandılar.
Even though the speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.
- Hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.
He ignored the speed limit and drove very fast.
- Hız sınırını görmezden geldi ve çok hızlı sürdü.
My elder brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
The quickest means of travel is by plane.
- En hızlı seyahat aracı uçaktır.
Flying is the quickest way to travel.
- Uçmak seyahat etmek için en hızlı yoldur.
Who can run fastest in your class?
- Senin sınıfında en hızlı kim koşabilir?
I wonder who can swim fastest.
- Kimin en hızlı yüzebileceğini merak ediyorum.
This was a hasty translation.
- Bu hızlı bir çeviriydi.
This is a high speed train.
- Bu, yüksek hızlı bir tren.
High speed trains are common in Europe.
- Yüksek hızlı trenler Avrupa'da yaygındır.
The express train is an hour faster than the local.
- Ekspres tren yerelden bir saat daha hızlıdır.
This is an express train. It won't make many stops.
- Bu hızlı bir tren. Çok durakta durmaz.
I must dash or I'll be late.
- Hızlı koşmalıyım yoksa geç kalacağım.
Tom currently holds the school record for the 100 yard dash.
- Tom şu anda 100 yarda hızlı koşmada okul rekorunu elinde tutuyor.