Определение hızlı- в Турецкий язык Английский Язык словарь
- hızlı
- rapid
As he grew excited, he spoke more and more rapidly.
- O heyecanlandığında, gittikçe daha hızlı konuştu.
The rapid increase of imports surprised us.
- İthalattaki hızlı artış bizi şaşırttı.
- hızlı
- {s} speedy
One of the hunters was shot and had to be taken to hospital, where he is now making a speedy recovery.
- Avcılardan biri vuruldu ve hastaneye götürülmek zorunda kaldı ve şimdi hızlı bir iyileşme gösteriyor.
I wish Tom a very speedy recovery.
- Tom'a çok hızlı bir iyileşme dilerim.
- hızlı
- quick
Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
He's quick with his hands.
- O, elleriyle hızlıdır.
- hızlı
- fast
I can't run as fast as you.
- Senin kadar hızlı koşamam.
That student runs fast, doesn't he?
- Şu öğrenci hızlı koşar, değil mi?
- hızlı-frekans-atlama ağı
- (Askeri) fast-frequency-hopping net
- hızlı-frekans-atlama eğitim ağı
- (Askeri) fast-frequency-hopping training net
- hızlı
- swift
Tatoeba: Where attention to detail is sacred, and punishment is swift.
- Tatoeba: Detaylara dikkatin kutsal olduğu yerde ceza hızlıdır.
The swallow is swift in flight.
- Kırlangıç uçuşta hızlıdır.
- hızlı
- {s} express
The express train went by so fast we hardly saw it.
- Ekspres tren o kadar hızlı geçti ki onu zorlukla gördük.
The express train is an hour faster than the local.
- Ekspres tren yerelden bir saat daha hızlıdır.
- hızlı savaş gemisi
- cruiser
- hızlı
- loud
- hızlı
- expeditious
- hızlı
- {s} precipitous
- hızlı
- {s} ready
- hızlı artış
- upsurge
- hızlı hızlı solumak
- pant
- hızlı olma
- speed
- hızlı yemek
- gobble
- hızlı yürümek
- step out
- hızlı gitmek
- streak
- deli gibi (hızlı)
- (deyim) like crazy
- en hızlı vites
- (Otomotiv) high gear
- hızlı
- crash
- hızlı
- violently
- hızlı
- high-powered
- hızlı
- (Bilgisayar) instant
- hızlı
- high-speed
They used a high-speed camera.
- Onlar yüksek hızlı bir kamera kullandılar.
After a long high-speed chase, the police officer shot and killed Tom.
- Uzun süren hızlı bir kovalamacadan sonra polis memuru, Tom'u vurup öldürdü.
- hızlı
- quick-action
- hızlı
- light-footed
- hızlı
- accelerated
- hızlı
- precipitate
- hızlı
- speed
The new airplane flies at twice the speed of sound.
- Yeni uçak sesin iki katı hızlı uçuyor.
Even though the speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.
- Hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.
- hızlı
- fast-paced
- hızlı
- veloce
- hızlı
- strongly
- hızlı
- double-quick
- hızlı akış
- rapids
- hızlı arama
- (Bilgisayar) fast search
- hızlı arama
- (Bilgisayar) speed dial
- hızlı arama
- speed dialing
- hızlı artış
- boom
- hızlı ateş
- (Askeri) rapid fire
- hızlı bakış
- (Bilgisayar) quick view
- hızlı basma
- (Bilgisayar) fast
- hızlı başlat
- (Bilgisayar) quick launch
- hızlı büyüme
- boom
- hızlı dönüş
- whirl
- hızlı düzen
- (Bilgisayar) quickedit
- hızlı geçiş
- whirl
- hızlı gitmek
- race
- hızlı gitmek
- (deyim) bowl along
- hızlı hesap
- easy calc
- hızlı hücum
- (Spor) fast break
- hızlı ileti
- (Bilgisayar) instant message
- hızlı izleme
- (İnşaat) fast tracking
- hızlı içerek
- guzzling
- hızlı içmek
- guzzle
- hızlı kip
- (Bilgisayar) fast mode
- hızlı mavi
- (Bilgisayar) fast blue
- hızlı metin
- (Bilgisayar) easy text
- hızlı mod
- (Bilgisayar) fast mode
- hızlı nüfus artışı
- rapid population growth
- hızlı servis
- express service
- hızlı taslak
- (Bilgisayar) fast draft
- hızlı tono
- (Askeri) snap roll
- hızlı tren
- high-speed train
- hızlı vuruş
- bash
- hızlı yardım
- (Bilgisayar) quick help
- hızlı yol
- (İnşaat) fast track
- hızlı çevir
- (Bilgisayar) speed dial
- hızlı çevir
- (Bilgisayar) speeddial
- hızlı şarj
- quick charge
- hızlı şarj
- boost charging
- iki hızlı
- two-speed
- jet gibi hızlı
- jet-propelled
- yüksek hızlı
- (Bilgisayar) high speed
- hızlı
- quickly
My elder brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
The Senate acted quickly to approve the treaty with Britain.
- İngiltere ile anlaşmayı onaylamak için Senato hızlı davrandı.
- hızlı
- high speed
This is a high speed train.
- Bu, yüksek hızlı bir tren.
High speed trains are common in Europe.
- Yüksek hızlı trenler Avrupa'da yaygındır.
- hızlı
- meteoric
- hızlı
- fleeting
- hızlı
- presto
- hızlı
- nippy
- hızlı
- arrowy
- hızlı
- crisp
- hayvanı hızlı hızlı ara vermeden sağma
- fast break from the milking animals
- hızlı
- the quick
The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üstünden atlamadı.
The quick brown fox jumped over the lazy brown dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel kahverengi köpeğin üstüne atladı.
- hızlı
- faster
Who runs faster, Ken or Tony?
- Kim daha hızlı koşar, Ken mi Tony mi?
A dog can run faster than a man can.
- Bir köpek bir insanın koşabildiğinden daha hızlı koşabilir.
- hızlı
- a fast
- hızlı
- speedier
- hızlı
- quicker
It'll be quicker to walk than to take a taxi.
- Yürümek taksiye binmekten daha hızlı olacaktır.
He has worked out a quicker way to get the job finished.
- Hızlı bir şekilde çalışarak işi bitirdi.
- hızlı okumak
- quick read
- hızlı olarak
- fast as
- hızlı olma
- quickness
- hızlı posta
- express mail
- alçak hızlı
- low-speed
- bireysel hızlı dondurma
- (Gıda) individually quick freezing
- daha hızlı koşmak
- walk away from
- daha hızlı koşmak
- outrun
- daha hızlı olmak
- outspeed
- deniz kuvvetleri hızlı fırkateyni
- (Askeri) navy fast frigate
- değişken hızlı
- variable speed
- düşük hızlı kablo sürücülü modem
- (Askeri) low speed cable driver modem
- düşük hızlı pals onarıcısı
- (Askeri) low speed pulse restorer
- en hızlı
- quickest
The quickest means of travel is by plane.
- En hızlı seyahat aracı uçaktır.
We took the quickest route.
- En hızlı rotayı aldık.
- en hızlı
- zippiest
- en hızlı
- (Bilgisayar) fastest
I am the fastest runner.
- Ben en hızlı koşucuyum.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
- en hızlı fast break sistemi
- (Spor) firehouse basketball
- genelde daha hızlı yazdırma
- (Bilgisayar) generally faster printing
- geniş, orta hızlı RO/RO taşımacılığı
- (Askeri) large, medium speed roll-on/roll-off
- gözün kısa ve hızlı hareketi
- saccade
- hafif ve hızlı yürüme
- trip
- havadan hızlı intikal
- (Askeri) air mobility express
- hızlı
- loudly
- hızlı
- snappy
- hızlı
- impetuous
- hızlı
- forcefully, strongly, powerfully, violently
- hızlı
- fleet
- hızlı
- swift, rapid, speedy
- hızlı
- quick action
- hızlı
- winged
- hızlı
- rakish
- hızlı
- forceful, strong, powerful, violent
- hızlı
- fast, quick, rapid, speedy, swift, express; picking up girls readily; fast, quickly; violently, strongly
- hızlı
- zippy
- hızlı
- hasty
This was a hasty translation.
- Bu hızlı bir çeviriydi.
- hızlı
- light footed
- hızlı
- slang able to seduce women quickly, (someone) who is a fast operator
- hızlı
- crashing
- hızlı
- speedily, rapidly, swiftly
- hızlı
- frequent
- hızlı
- fastmoving
- hızlı
- windy
- hızlı
- tantivy
- hızlı adım
- quickstep
- hızlı adımlarla
- at a trot
- hızlı akmak
- race
- hızlı akmak
- rush
- hızlı alarm sistemleri
- (Hukuk) prompt alarm systems
- hızlı araçla yola çıkmak
- take a flier
- hızlı at
- spanker
- hızlı atak
- fastbreak
- hızlı atan
- palpitant
- hızlı atma
- palpitation
- hızlı atmak
- (kalp) palpitate
- hızlı atmak
- hammer
- hızlı atmak (kalp)
- palpitate
- hızlı ağartma
- rapid bleaching
- hızlı başlangıç
- running start
- hızlı bellek
- fast memory
- hızlı beyazlatma
- rapid bleaching
- hızlı bilgi
- (Bilgisayar) quick info
- hızlı bir şekilde
- (Hukuk) swiftly
- hızlı buharlayıcı
- rapid steamer
- hızlı bul
- (Bilgisayar) find fast
- hızlı bölge dağıtım desteği
- (Askeri) rapid area distribution support (USAF)
- hızlı deney
- quick test
- hızlı deniz nakliye gemileri; ateş destek istasyonu; uçuş servis istasyonu
- (Askeri) fast sealift ships; fire support station; flight service station
- hızlı değil
- not fast
- hızlı dolum
- boost charge
- hızlı dondurmak
- quick freeze
- hızlı düzen modu
- (Bilgisayar) quickedit mode
- hızlı düzenleme kipi
- (Bilgisayar) quickedit mode
- hızlı düzenleme kipi
- quick edit mode
- hızlı düzenleme modu
- (Bilgisayar) quickedit mode
- hızlı erişim
- rapid access
- hızlı fitil
- (Madencilik) fast burning igniting fuse
- hızlı frekans atlama
- (Askeri) fast frequency hopping
- hızlı gelişme içerisinde
- with rapid strides
- hızlı gemi
- fast boat
- hızlı giden sürücü
- scorcher
- hızlı giden şey
- clipper
- hızlı gitme
- going fast
- hızlı gitme
- gallop
- hızlı gitme
- speeding
- hızlı gitmek
- barrel
- hızlı gitmek
- (araba vb.) scorch
- hızlı gitmek
- spank along
- hızlı gitmek
- belt
- hızlı hareket
- fast motion, quick motion
- hızlı hareket
- quick motion
- hızlı hareket
- whisk
- hızlı hızlı
- 1. speedily, rapidly, swiftly. 2. forcefully, strongly, powerfully, violently. 3. loudly
- hızlı hızlı çevirmek
- (sayfa) ruffle
- hızlı icra ve muharebe hedef tespiti
- (Askeri) rapid execution and combat targeting
- hızlı ilerleme
- (Hukuk) rapid progress
- hızlı intikal kuvveti
- (Hukuk) rapid deployment force
- hızlı iptal
- (Bilgisayar) fast cancel
- hızlı kabul
- (Eğitim) rolling admission
- hızlı kanal
- (Bilgisayar) fast channel
- hızlı kaydet
- (Bilgisayar) allow fast saves
- hızlı kayıt
- (Bilgisayar) speed taped
- hızlı kazanç
- growthiness
- hızlı kaçmış
- scurried
- hızlı konteyner
- (Askeri) container express
- hızlı konuşlanma lojistiği
- (Askeri) fast deployment logistics
- hızlı konuşma
- jabber
- hızlı konuşmak
- patter
- hızlı konuşmak
- jabber
- hızlı kopya
- (Bilgisayar) speed copy
- hızlı kostüm değiştiren artist
- quick change artist
- hızlı koşan
- spanking
- hızlı koşan
- swift of foot
- hızlı koşan
- swiftfooted
- hızlı koşma
- dash
I must dash or I'll be late.
- Hızlı koşmalıyım yoksa geç kalacağım.
Tom currently holds the school record for the 100 yard dash.
- Tom şu anda 100 yarda hızlı koşmada okul rekorunu elinde tutuyor.
- hızlı koşma
- sprint
- hızlı koşmak
- run hard
- hızlı koşmak
- go the pace
- hızlı koşmak
- sprint
- hızlı kurulabilir genişletilebilir direk
- (Askeri) quick erect expandable mast
- hızlı kurutma
- flash drying
- hızlı kurutucu
- flash drier
- hızlı kıyafet değiştiren
- quick change
- hızlı lojistik gemisi
- (Askeri) fast logistics ship
- hızlı lpc
- quick lpc
- hızlı mesaj
- swift message
- hızlı nabız
- (Fizyoloji) quick pulse
- hızlı nötron
- fast neutron
- hızlı okuma
- speed reading
- hızlı olma
- speediness
- hızlı olma
- promptitude
- hızlı olma
- promptness