The earth can satisfy our needs but not our greed.
- Dünya ihtiyaçlarımızı tatmin edebilir ancak hırsımızı değil.
Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla.
- Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.
I'm passionate about my job.
- Ben işim hakkında hırslıyım.
Mary is very passionate about her work.
- Mary işi hakkında çok hırslı.
Ambition drove him to murder.
- Hırs onu cinayete sürükledi.
He fell a victim to his own ambition.
- Kendi hırsının kurbanı oldu.
She is an avid reader.
- O hırslı bir okuyucu.
Tom is an avid art collector.
- Tom hırslı bir sanat kolleksiyoncusu.