She has a marvelous sense of humor.
- Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
- Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.
Thank you for the wonderful gift.
- Harika hediye için teşekkürler.
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
Have you seen such a wonderful movie before?
- Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?
I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
- Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
Everyone crowded around the fantastic dancer.
- Herkes harika dansçının etrafına toplandı.
Love is wonderful and beautiful.
- Aşk harika ve güzeldir.
The beautiful color of the sky soon faded away.
- Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
- On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
How wonderful were the good old days.
- Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
Don't you think it's cool?
- Bunun harika olduğunu düşünmüyor musun?
I thought it looked cool.
- Onun harika göründüğünü düşündüm.
I've got some great ideas but I need money.
- Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var.
The food was great in Italy.
- İtalya'da yemekler harikaydı.
You look absolutely gorgeous.
- Kesinlikle harika görünüyorsun.
What a gorgeous coat you're wearing!
- Ne harika bir ceket giyiyorsun!
I hope you're having a fabulous day and we need to celebrate our birthdays together soon!
- Harika bir gün yaşadığınızı umuyorum ve yakında birlikte doğum günlerimizi kutlamamız gerekiyor!
Tom did a fabulous job.
- Tom harika bir iş yaptı.
You did an incredible job.
- Harika bir iş yaptın.
You've done a superb job.
- Harika bir iş yaptın.
Tom did a splendid job.
- Tom harika bir iş yaptı.
I thought it was marvelous.
- Onun harika olduğunu düşündüm.
I had a marvelous time.
- Harika bir zaman geçirdim.
Tom is a child prodigy.
- Tom harika bir çocuk.
For children, this world is full of wonders and miracles.
- Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
I really do feel phenomenal now.
- Şu an gerçekten harika hissediyorum.
I don't know what it was, but it was marvellous!
- Onun ne olduğunu bilmiyordum ama harikaydı!
It's marvellous to listen to a learned person.
- Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.