He prided himself on his punctuality.
- O, dakikliği üzerine kendisiyle gurur duydu.
I live in Belarus and I take pride in this fact.
- Beyaz Rusya'da yaşıyorum ve bu durumdan gurur duyuyorum.
We took pride in our strength.
- Gücümüzle gurur duyduk.
He may well be proud of his daughter.
- O kızı ile gurur duyabilir.
Well done! Your parents must be proud of you.
- Helal olsun sana! Ailen seninle gurur duyuyor olmalı.