Kendi sorunlarınızla yüzleşecek kadar büyümüşsünüzdür.
- You're grown up enough to face your own problems.
O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.
Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Tom has a grown daughter.
Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.
- Tea is widely grown in India.
Tom yıllardır buğday yetiştirdi.
- Tom has grown wheat for many years.
Tom evin etrafında büyümüş olan pek çok yabani otları görebiliyor.
- Tom can see the many weeds that had grown up around the house.
Sandra büyüdüğünde güzel bir kadın oldu.
- Sandra has grown up to be a beautiful woman.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Şu oğlan sanki bir yetişkinmiş gibi konuşuyor.
- That boy talks as if he were a grown up.
What one was a farm was grown with trees.
We not only have to cultivate our home-grown talent better, but we also need to stimulate the flow of talent into our country.
... box and say, "I'm a grown up. Let me choose who I trust”. Critically, Android lacks ...
... Settlements have grown into cities. ...