Bazen çimenlere uzanırım.
- I sometimes lie on the grass.
Köpeğim sık sık çimene uzanır.
- My dog often lies on the grass.
Köpeğim sık sık çimene uzanır.
- My dog often lies on the grass.
Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
- As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
Çayırda rüzgar esiyor.
- The wind is blowing on the grass.
İnekler çayırda ot yiyorlar.
- Cows are eating grass in the meadow.
O, otların yeşermesini izledi.
- She watched the grass turn green.
Biz kilisenin etrafındaki bütün çimenleri ve yabani otları kestik.
- We cut away all the grass and weeds around the church.
He flew at me with his knife, and I had to grass him twice, and got a cut over the knuckles, before I had the upper hand of him.