Bu konuda gerçekten iyi bir kavramaya sahipmiş gibi görünüyorsun.
- You seem to have a really good grasp on this.
Onun ne demek istediğini tamamen kavramadım.
- I didn't quite grasp what she meant.
Bu meseleyi anlamak zorundayız.
- We have to grasp this issue.
Bazı insanlar sigaranın kısa vadeli etkilerini anlamayı daha kolay buluyor.
- Some people find it easier to grasp the short-term effects of smoking.
Sorun benim kavramamın ötesinde.
- The problem is beyond my grasp.
En temel gerçekleri bile kavrayamayan ve bunu farkedemeyecek kadar cahil insanlara hiçbir zaman ne diyeceğimi bilmiyorum.
- I never know what to say to people who have absolutely no grasp of the basic facts and are too ignorant to realise it.
Curdken ona doğru koştu ve onun başından bir tutam saç tutmak istedi.
- Curdken ran up to her and wanted to grasp some of the hair from her head.
Curdken ona doğru koştu ve onun başından bir tutam saç tutmak istedi.
- Curdken ran up to her and wanted to grasp some of the hair from her head.
Bu meseleyi anlamak zorundayız.
- We have to grasp this issue.
The goal is within my grasp.