Bu bir hükümet sorunu değil.
- It's not a governmental question.
Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.
- His speech was an effective apology for the Government's policies.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
- The government must make fundamental changes.
O, bir devlet kurumunda çalışıyor, değil mi?
- She's with a government bureau, isn't she?
Siyasetçi devlet memurlarının yolsuzluğunu kınayarak reformu ısrarla istedi.
- The politician pushed for reform by denouncing the corruption of the government officials.
Belediye idaresinin pek çok bürosu belediye binasındadır.
- Many offices of the municipal government are in the town hall.
Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
- A government suffers from civil affairs.
Hükümet çiftçilere yeni vergi koydu.
- The government imposed a new tax on farmers.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Denenmiş olan tüm diğerleri hariç, demokrasi yönetimin en kötü şeklidir.
- Democracy is the worst form of government, except all the others that have been tried.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.