O, aceleyle arabasına bindi.
- He got into his car in a hurry.
Onlar tekneye bindiler.
- They got into the boat.
Kötü alışkanlıklara girmek kolaydır.
- Bad habits are easy to get into.
Ziyaretçiler müzeye girmek için uzun bir kuyrukta beklediler.
- The visitors waited in a long line to get into the museum.
Kendimi evimin dışında kilitledim, bu yüzden içeri girmek için pencereyi kıracağım.
- I've locked myself out of my house, so I'm going to break a window to get in.
İçeri girmek için ne kadar para ödemek zorundayız?
- How much do we have to pay to get in?
Başımı belaya sokmak istemiyorum.
- I don't want to get into trouble.
Tom yine başını belaya sokmak istemiyor.
- Tom doesn't want to get in trouble again.
İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?
- How did you get in? Do you have a key?
Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
- Get in touch with me as soon as you arrive here.
İçeriye girmek için başka bir yol bulmak zorundayız.
- We've got to find another way to get in.
They hacked his password and finally got in.
You'd better get in gear. We've got work to do!.
Do the early results say our candidate will get in?.
All of our students who applied to university got in.
You gained full marks in the exam. Get in!.