Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi.
- At last a good idea struck me.
Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
İyi akşamlar, nasılsın?
- Good evening, how are you?
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
Sizinki gibi öyle iyi bir kamera alamam.
- I can't afford such a good camera as yours.
Onlar iyi konut alamadı.
- They could not get good housing.
O çok iyi bir öğretmendir.
- She is a very good teacher.
O çok iyi bir öğretmendir.
- She's a very good teacher.
Tom ve Mary çıkıyorlar mı? Hayır, sadece iyi arkadaşlar.
- Are Tom and Mary dating? No, they're just good friends.
Bugün yaptığın hayır yarın unutulacaktır. Ancak hayır yap.
- The good you do today will be forgotten tomorrow. However, do good.
Sanırım bu kitabı okumanız yararlıdır.
- I think it's good for you to read this book.
Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
- The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
Şirket, çeşitli kağıt ürünleri üretmektedir.
- The company manufactures a variety of paper goods.
Dükkân deri ürünler getirdi.
- The shop carried leather goods.
Aferin böyle devam et, Tom.
- Keep up the good work, Tom.
Aferin böyle devam et, Bay Sakamato.
- Keep up the good work, Mr. Sakamoto.
Ben bütün iyileri tattım, ve sağlıklı olmaktan daha iyisini bulmadım.
- I tasted all goods, and didn't find better than good health.
Tom sağlıklı gibi görünüyor.
- Tom seems to be in good health.
Birey, devletin menfaati için mevcut değildir.
- The individual does not exist for the good of the State.
Tom, acentenin menfaatı icabı işi bırakmalıdır.
- Tom should quit for the good of the agency.
O çok iyi bir öğretmendir.
- She is a very good teacher.
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
Arabamı satarak iyi bir kazanç elde ettim.
- I made a good profit by selling my car.
Onlar dükkânda ithal mallar satıyorlar.
- They sell imported goods at the shop.
Bu mallar için gümrük vergisi yok.
- These goods are free of duty.
Pekala, Tom'a veda öpücüğü vermeyecek misin?
- Well, aren't you going to kiss Tom goodbye?
İyi bir iş başardın. Senin için şapkamı çıkarmak istiyorum.
- You have done a good job. I'll take my hat off to you.
İyi iş çıkarıyorsun, aynen devam!
- Keep up the good work!
Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
- Smoking does much harm but no good.
Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.
- To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
O, konuşma sanatında yeteneklidir.
- He has a good art of talking.
Neden böyle iyi arkadaş olduklarını anlayamıyorum. Onların neredeyse hiç ortak yönleri yok.
- I can't understand why they're such good friends. They have hardly anything in common.
Neredeyse herkes iyi yemeği takdir ediyor.
- Almost everybody appreciates good food.
Taze meyve, sağlığın için yararlıdır.
- Fresh fruit is good for your health.
Güzel yemek pişirmenin püf noktası, kaliteli ve taze malzemeler kullanmaktır.
- The key to cooking good food is using high-quality, fresh ingredients.
Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
- The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
Sizin başarınız büyük ölçüde fırsatınızdan nasıl yararlanacağınıza bağlıdır.
- Your success will largely depend upon how you will make good use of your opportunity.
O bana bir iyilik yaptı.
- He did me a good turn.
Kötülüğe karşı iyilik yap.
- Render good for evil.
Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu.
- The house looked good; moreover, the price was right.
İyi bir iş yapmak istiyorsanız, uygun araçları kullanmalısınız.
- If you want to do good work, you should use the proper tools.
Bazıları İngilizcede iyiler,ve diğerleri matematikte iyiler.
- Some are good at English, and others are good at mathematics.
Ben bütün iyileri tattım, ve sağlıklı olmaktan daha iyisini bulmadım.
- I tasted all goods, and didn't find better than good health.
Tom'un sağlam bir el sıkışması var.
- Tom has a good firm handshake.
O iyi bir yaşam sağlamaktadır.
- She makes a good living.
Çok güzel!Çok başarılı bir iş çıkardın.
- Very good! You did an excellent job.
O bir şarkıcı olarak başarılı olmuştu ve o çok popüler oldu.
- He had made good as a singer and he became very popular.
Bunu güvenilir kaynaklardan öğrendik.
- I got this on good authority.
O kesinlikle iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow for sure, but not trustworthy.
Keyfim çok yerinde değil.
- I'm not in a very good mood.
Öğretmenimizin havası yerinde.
- Our teacher is in a good mood.
Tom bir iyilikseverdi.
- Tom was a good Samaritan.
Yer tam eskisi kadar iyi gözükmüyor.
- The place just doesn't look as good as it used to.
Tam o sırada aklıma iyi bir fikir geldi.
- A good idea occurred to me just then.
O oldukça iyi bir fikir.
- That's a pretty good idea.
Tom yemek pişirmede oldukça iyidir.
- Tom is quite good at cooking.
Peki, iyi bir hafta sonu geçirdin mi?
- Well, did you have a good weekend?
Bugün Pekin'de hava çok iyi.
- The air is very good in Beijing today.
Tom kesinlikle hepimizin eğlendiğinden emin oldu.
- Tom certainly made sure we all had a good time.
Jefferson milletin emin ellerde olduğuna inanıyordu.
- Jefferson believed the nation was in good hands.
Onun büyükbabası ona Tom, sen hiçbir işe yaramazsın derdi.
- His grandfather used to say to him: Tom, you're good for nothing.
Bu alet hiçbir şeye yaramaz.
- This tool is good for nothing.
a good amount of seeds.
The bread is still good.
Good Friday.
The soup is good and hot.
The one thing that we can't do...is throw out the baby with the bathwater.... We know our process works pretty darn good and, uh, it’s really sparked this amazing phenomenon of this...high-quality website.
a good worker.
Walking is good for you.
The flashlight batteries are still good.
a good job.
The car was a good ten miles away.
all in good time.
Eat a good dinner so you will be ready for the big game tomorrow.
When we are happy, we are always good, but when we are good, we are not always happy.
You got married? Good for you!.
Eating fruit is good for you.
Tom doesn't look too well.
- Tom doesn't look so good.
I really don't feel well.
- I really don't feel good.
... BUT I'VE BEEN GOOD FOR AN ENTIRE WEEK. ...
... us from deficits to surplus. It will be good for our economy and it will be good for job ...