Ona bir akvaryum balığı ve bir kap aldım.
- I bought her a goldfish and a bowl.
Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
- Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
Japon balığı gibi hafızam var.
- I have a memory like a goldfish.
Beni geri bırakırsan dileklerinden birini yerine getireceğim. dedi Japon balığı.
- If you throw me back, I'll fulfill one of your wishes, said the goldfish.
I'm feeding the goldfish.
- Ich füttere den Goldfisch.
Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
- Wieso erzählst du mir plötzlich von Nilpferden? Ich sehe den Zusammenhang zwischen ihnen und deinen zwölf Goldfischen nicht.