Peynirin içine bıçak saplamayın.
- Don't thrust your knife into the cheese.
Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.
- The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into.
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Tom suyun içine doğru yürüdü.
- Tom waded into the water.
Tom Mary'nin hastane odasına bir şişe viski kaçırdı
- Tom smuggled a bottle of whiskey into Mary's hospital room.
Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
- A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
Böcek bir pupa halinden ergen haline dönmüştür.
- The insect grew out of a pupa into an imago.
Tom'un elleri sıkıca yumruk haline getirildi.
- Tom's hands were tightly clenched into fists.
Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
- Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.