Somunu vidalamadan önce ona bir pul koyun.
- Before you screw on the nut, put a washer on it.
O civataya uyacak bir somuna ihtiyacımız var.
- We need a nut that will fit that bolt.
Bir hindistan cevizi kabuklu bir yemiş değildir.
- A coconut is not a nut.
O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
- Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
Tom tam bir çatlaktır.
- Tom is a total nutcase.
Tom sincaplara hayran.
- Tom is nuts about squirrels.
Bu bir akıl hastanesi değil, bu bir psikiyatri hastanesi.
- It's not a nuthouse, it's a psychiatric hospital.
Neden Tom'u bir akıl hastanesine koydular?
- Why did they put Tom in a nuthouse?
Tom tam bir kaçıktır.
- Tom is a total nutcase.
Tom kafayı komplo teorileriyle bozmuş biri.
- Tom is a conspiracy nut.
Senin annen altı dil konuşuyor - Bu çılgınlık.
- Your mom speaks six languages — that's nuts.
Sanırım çılgın olduğumu düşünüyorsun.
- I suppose you think I'm nuts.