Babamın şirketi iflasın eşiğindedir.
- My father's company is on the verge of bankruptcy.
Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
- Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
Tom iflas etmek zorunda kaldı.
- Tom was forced into bankruptcy.
Onun iflas ettiği doğrudur.
- It is true that he went bankrupt.
Kumar borçları nedeniyle iflas etti.
- He went bankrupt because of gambling debts.
Yetenekli maliye bakanının yaratıcılığı batmış ulusunun kurtulması için yardımcı oldu.
- The talented finance minister's ingenuity has helped his bankrupt nation to get out of the red.
Yüksek vergi ve kötü satış şirketi iflas ettirdi.
- High tax and poor sales bankrupted the company.
Several thousand companies go bankrupt in the UK each year.
... you say that I wanted to take the auto industry bankrupt, you actually did. ...
... for it. You can invest in a company, bankrupt it, lay off the workers, strip away their ...