Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmek elimde değil.
- I cannot help thinking that my son is still alive.
Lise günlerimi düşünmeden o şarkıyı dinleyemem.
- I can not hear that song without thinking of my high school days.
Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.
- I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.
Tom Mary'yi düşünerek oldukça çok fazla zaman harcıyor.
- Tom spends way too much time thinking about Mary.
Tom para hakkında düşünerek çok zaman harcamaz.
- Tom doesn't spend much time thinking about money.
Ona inanmak için onun iyi dayanakları var.
- He has good grounds for believing that.
Tom Mary'nin söylediğine inanarak zor zaman geçiriyor.
- Tom has a hard time believing anything Mary says.
Lise günlerimi düşünmeden o şarkıyı dinleyemem.
- I can not hear that song without thinking of my high school days.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.