glätten

listen to the pronunciation of glätten
Немецкий Язык - Турецкий язык
Английский Язык - Турецкий язык

Определение glätten в Английский Язык Турецкий язык словарь

ironing
ütülü çamaşırlar
ironing
ütü

Aynı anda tırnaklarımı kesip ütü yapamam! - I can't cut my nails and do the ironing at the same time!

O, elbisesini ütülüyordu. - She was ironing her dress.

ironing
(Mekanik) incelterek çekme
ironing
ütülenecek çamaşırlar
ironing
ütüleme

Sevgilim, endişe etme. Döndüğünde her şey hazır olacak - Bulaşıklar, ütüleme, her şey... Güzel bir banyo yapmaktan ve kendini kurulamaktan başka bir şey yapmak zorunda kalmayacaksın. - Dear, don't worry. When you get back everything'll be done—the dishes, the ironing, everything... You won't have to do anything other than take a nice bath and slip yourself under the covers.

Mary ütülemeyi bitirdikten sonra ütüyü kapattı ve fişini çekti sonra soğuması için kendi haline bıraktı. - When she was finished ironing, Mary switched off the iron and unplugged it, then left it alone for a while to let it cool.

ironing
{i} ütülenecek şeyler
ironing
{i} ütülenecek çamaşırlar: She's got a lot of ironing to do. Çok ütü işi
ironing
ütülenecek çamaşır
ironing
{i} ütüleme: Have you done the ironing? Çamaşırları ütüledin mi?
ironing
iron ütülen/ütüle