There's some collusion going on.
- Devam eden bir gizli anlaşma var.
The secret service guards him against attack.
- Gizli servis onu saldırıya karşı koruyor.
I didn't mean to keep it secret.
- Bunu gizli tutmak niyetinde değildim.
We had to agree to total confidentiality and sign a non-disclosure agreement.
- Toplam gizliliği kabul etmek ve bir gizlilik sözleşmesi imzalamak zorundaydık.
His secretary flatly denied leaking any confidential information.
- Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
Tom broke into Mary's car and stole what was hidden under the driver's seat.
- Tom Mary'nin arabasına zorla girdi ve sürücü koltuğunun altında gizli olan şeyi çaldı.
Tom keeps a spare key hidden in his garden.
- Tom bahçesinde gizli bir yedek anahtar bulundurur.
He has a dark secret.
- Onun gizli bir sırrı var.
Tom whispered his darkest secret to Mary.
- Tom Mary'ye en gizli sırrını fısıldadı.
Tom was writing cryptic notes in a cipher
- Tom bir şifre içinde gizli notlar yazıyordu.
We are sent on a covert mission.
- Biz gizli bir göreve gönderiliyoruz.
Sami had a covert evil nature.
- Sami'nin gizli bir kötü mizacı vardı.
Sami and Layla started meeting in secret.
- Sami ve Leyla gizli olarak buluşmaya başladılar.
Two policemen arrested a burglar. They caught him sneaking into Mrs. Miller's.
- İki polis bir hırsız tutukladı. Onlar onu Bayan Miller'in evine gizlice girerken yakaladı.
I noticed him sneak into the room.
- Onun odaya gizlice girdiğini fark ettim.
The conversation was secretly recorded and used as evidence.
- Konuşma gizlice kaydedildi ve delil olarak kullanıldı.
I'd prefer to remain anonymous.
- Gizli kalmayı tercih ederim.
I'd like to remain anonymous.
- Gizli kalmak isterim.
Tom has been accused of selling classified information.
- Tom gizli bilgileri satmakla suçlanıyor.
We can't reveal classified information.
- Gizli bilgiyi ortaya çıkartamayız.
We can't reveal classified information.
- Gizli bilgiyi ortaya çıkartamayız.
Tom has been accused of selling classified information.
- Tom gizli bilgileri satmakla suçlanıyor.
Tom is a crypto-fascist.
- Tom bir gizli faşist.
Tom sneaked out the back door.
- Tom arka kapıdan gizlice sıvıştı.
He sneaked around to the back door.
- O, arka kapıdan gizlice içeri süzüldü.
There were hidden cameras everywhere.
- Her yerde gizli kameralar vardı.
Tom followed Mary with a hidden camera.
- Tom bir gizli kamerayla Mary'yi izledi.
Let's keep this conversation sub rosa.
- Bu sohbete gizlice devam edelim.
He secretly showed me her picture.
- O, gizlice bana onun resmini gösterdi.
He secretly showed me her photograph.
- O, bana fotoğrafını gizlice gösterdi.
This speakeasy is controlled by the mob.
- Bu gizli bar mafya tarafından kontrol edilir.