We have to wear school uniforms at school.
- Okulda, okul üniforması giymek zorundayız.
Employees are required to wear uniforms.
- Çalışanlar üniforma giymek zorunda.
Mary didn't want to wear a sexy costume for Halloween so she decided to dress like an Amish woman.
- Mary Cadılar bayramı için seksi bir kostüm giymek istemiyordu bu yüzden Amish bir kadın gibi giyinmeye karar verdi.
It's easier for me to wear this dress now that I'm thin.
- Şimdi zayıf olduğumdan dolayı bu kıyafeti giymek benim için daha kolay.
I'd like to put on some clothes.
- Bazı giysiler giymek istiyorum.
It's very difficult even for a Japanese to put on a kimono.
- Kimono giymek bir Japon için bile çok zordur.
Why don't you go buy yourself something pretty to wear to the party?
- Neden partide giymek için kendine güzel bir şey almaya gitmiyorsun?
I don't want to wear this stupid dress!
- Bu aptal elbiseyi giymek istemiyorum!
She wore a blue dress made by her mother for the concert.
- O, konser için annesi tarafından yapılan mavi bir elbise giydi.
She wore a green dress.
- Yeşil bir elbise giydi.
She has worn the same hat for a month.
- Bir ay boyunca aynı şapkayı giydi.
Tom realized right away that he should have worn a heavier coat.
- Tom daha kalın bir palto giymesi gerektiğini hemen fark etti.
Don't go out in this heat without wearing a hat.
- Şapka giymeden bu sıcakta dışarı çıkma.
I do not like wearing anybody else's clothes.
- Başka birinin elbiselerini giymeyi sevmem.
Why do you have only one glove on?
- Neden sadece bir eldiven giyiyorsun?
What do you have on for tomorrow night?
- Yarın gece için ne giyersin?
She took off her old shoes and put on the new ones.
- Eski ayakkabılarını çıkararak yenilerini giydi.
Tom took off his clothes and put on his pajamas.
- Tom elbiselerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
The shoes you are wearing look rather expensive.
- Giydiğin ayakkabılar oldukça pahalı görünüyorlar.
She was wearing dark brown shoes.
- O koyu kahverengi ayakkabılar giyiyordu.
The school rules require students to wear school uniforms.
- Okul kuralları öğrencilerin okul üniformaları giymelerini gerektiriyor.
She bought a shirt for him to wear to the party.
- Partide onun giymesi için bir gömlek satın aldı.