Sadece verilmiş 30 dakikada, soruların hepsini cevaplayamazdık.
- Given only thirty minutes, we couldn't answer all the questions.
Sophie'nin kendi midillisi vardı. Ona babası tarafından verilmişti.
- Sophie had her own pony. It had been given to her by her father.
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
Bana ikinci bir şans veriliyor.
- I'm being given a second chance.
Tom'a yılda üç kez ikramiye verilir.
- Tom is given a bonus three times a year.
Tom'un eski arabası sonunda bozuldu.
- Tom's old car has finally given up the ghost.
Tom, Mary'ye eski gitarını vermeliydi.
- Tom should've given Mary his old guitar.
Yukarıda verilen örneğe bak.
- See the example given above.
Verilen zamanda bitirmeliyim.
- I must finish in a given time.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.
- The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
Yukarıda verilen örneğe bak.
- See the example given above.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
... based on these snippets that have been given to them and ...
... and AK-47 type weapons were ' were given to people that ultimately gave them to ' to ...