Sadece verilmiş 30 dakikada, soruların hepsini cevaplayamazdık.
- Given only thirty minutes, we couldn't answer all the questions.
Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.
- Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.
Tom'a yılda üç kez ikramiye verilir.
- Tom is given a bonus three times a year.
Bana ikinci bir şans veriliyor.
- I'm being given a second chance.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.
- The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
Yukarıda verilen örneğe bak.
- See the example given above.
Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.
- Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
Ben eski trombonumu Tom'a vermeliydim.
- I should've given Tom my old trombone.
Tom, Mary'ye eski gitarını vermeliydi.
- Tom should've given Mary his old guitar.
Verilen zamanda bitirmeliyim.
- I must finish in a given time.
Yukarıda verilen örneğe bak.
- See the example given above.
Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum.
- I would like to give him a present for his birthday.
Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum.
- I think that girl cut her hair to give herself a new look.
Bügünkü gazete Başbakanın Amerikayı ziyaret etme fikrinden vazgeçtiğini bildiriyor.
- Today's paper reports that the premier has given up the idea of visiting America.
Sigara içmekten vazgeçtim.
- I've given up smoking.
Sanırım hapşıracağım... Bana bir mendil ver.
- I think I'm gonna sneeze. Give me a tissue.
Bu kitabı sana vereceğim.
- I will give you this book.
Tom'a itiraf etmek için bir şans vermeliyiz.
- We should give Tom a chance to confess.
Şüpheli suçunu itiraf edene kadar üçüncü dereceden suçlu sayıldı.
- The suspect was given the third degree until he confessed his crime.
Çiçekler güçlü bir koku yayarlar.
- The flowers give off a strong odor.
Güzel koku göz önüne alındığında, öğle yemeğinin hazır olduğundan şüphe yok.
- Given the lovely smell, there's no doubting that lunch is ready.
Tom'a itiraf etmek için bir şans vermeliyiz.
- We should give Tom a chance to confess.
Ne demek istediğimi göstermek için size güzel bir örnek vereceğim.
- I will give you a good example to illustrate what I mean.
Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.
- The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in.
Doğum günü için Tom'a ne hediye etmek istiyorsun?
- What do you want to give Tom for his birthday?
Bu geceki konser için bana bir çift bilet verildi. Benimle gitmek ister misin?
- I was given a couple of tickets for tonight's concert. Would you like to go with me?
Tom bana istediğin bir şeyi sana vermemi söyledi.
- Tom told me to give you anything you want.
Sana bir mesaj vermem rica edildi.
- I was asked to give you a message.
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
Given the current situation, I don't think that's possible.
The manager was given her head to make whatever changes she might deem necessary in the structure of her department.
He had given her head many times, but this time she especially enjoyed it.
They have no God-given right to come whenever they want to.
This chair doesn't have much give.
A friendly voice on the phone welcoming prospective new clients is a must. Don't underestimate the importance of giving good phone.
Guy 1: Man, are u goin to watch the game on Saturday? -Guy 2: It's a given!.
... I'm being given the hook here. ...
... rates at any given age in the United States have been dropping by about one-and-a-half ...