İstasyona erken varmak için çaba harcadı.
- He made an effort to get to the station early.
Yokohama'ya varmak iki saatimi aldı.
- It took me two hours to get to Yokohama.
Çalışmaya başlamak zorundayım.
- I have to get to work.
İşe başlamak istiyorum.
- I want to get to work.
Kent merkezine ulaşmak için hangi otobüs veya trene binebileceğimi bana söyleyebilir misin?
- Can you tell me which bus or train I can take to get to the town centre?
Onlar Avrupa'ya ulaşmak için umutsuzdu.
- They were desperate to get to Europe.
İstediğimi elde etmeyi başardım.
- I succeeded in getting what I wanted.
İstediğini elde etmeyi başardı.
- She succeeded in getting what she wanted.
Tom Mary'den gerçeği elde etmeyi başardı.
- Tom succeeded in getting the truth from Mary.
İstediğimi elde etmeyi başardım.
- I succeeded in getting what I wanted.
Ben erken kalkma alışkanlığı edinmek zorundayım.
- I have to form the habit of getting up early.
He's refusing to testify. I think the Mob got to him.
This job's really getting to me. I don't know how much longer I'll last.
... We're getting to the end of the limita-- ...
... away from me getting to my event, that the only way I was ...