getirilme

listen to the pronunciation of getirilme
Турецкий язык - Английский Язык

Определение getirilme в Турецкий язык Английский Язык словарь

getir
brought

I've brought you a little something. - Sana küçük bir şey getirdim.

Another ten minutes' walk brought us to the shore. - On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.

getir
bring

In most sports the team that practice hardest usually brings home the bacon. - Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.

Bring me today's paper, please. - Lütfen bana bugünün gazetesini getir.

getir
(Bilgisayar) import

The new law will bring about important changes in the educational system. - Yeni yasa, eğitim sistemine önemli değişiklikler getirecektir.

It's important to unite as many workers as possible. - Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.

getir
brought into

A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill. - Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.

Sami was brought into the police station. - Sami karakola getirildi.

getir
bring into
getir
{f} bringing

Thanks for bringing me here. - Beni buraya getirdiğiniz için teşekkürler.

Are you bringing your camera? - Kameranı getiriyor musun?

getir
hand in
getir
broughtinto
getir
handin
getir
galligaskins
getir
spat
getir
hand#in
getir
bringinto
getirilmek
to be brought from (a place) to (someone or a place)
getirilmek
to be brought to (someone or a place)
getirilmek
to be fetched
getirilmek
to be put forward, be brought forth, be set forth, be presented
getirilmek
to be appointed to (a position, an office, etc.), be brought to (a position, an office, etc.), be designated (a title)
Турецкий язык - Турецкий язык
Getirilmek işi veya durumu
getirilmek
Gelmesi sağlanmak
getirilme
Избранное