Devrimin kendi yasaları vardır.
- Die Revolution hat ihre eigenen Gesetze.
O, yasalara aykırıdır.
- Das verstößt gegen die Gesetze.
Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.
- Rightists often dislike regulatory legislation.
Güney senatörleri 1930'lu yıllara kadar linç önleme yasasını engelledi.
- Southern senators blocked anti-lynching legislation through the 1930s.
Dünya yasalarla kurtarılmayacak.
- The world is not going to be saved by legislation.
Bad laws are the worst sort of tyranny.
- Schlechte Gesetze sind die schlimmste Form der Tyrannei.
A good citizen obeys the laws.
- Ein guter Staatsbürger befolgt die Gesetze.