Определение geride в Турецкий язык Английский Язык словарь
- behind
Somebody left his umbrella behind.
- Biri onun şemsiyesini geride bıraktı.
I tried to stop him, but he left me behind.
- Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.
- abaft
- astern
- down
- back
The police held back the crowd.
- Polisler kalabalığı geride tuttu.
Tom and Mary sat way in the back.
- Tom ve Mary geride uzağa oturdular.
- at the back
- lagging behind
- geri
- back
What time will you be back?
- Ne zaman geri döneceksin?
He came back before eight.
- Sekizden önce geri döndü.
- geride bırakmak
- walk away
- geride bırakmak
- set back
- geride bırakmak
- surpass
- geride bırakmak
- pass
- geride bırakmak
- overtake
- geride bırakmak
- outstrip
- geride kalma
- left behind
- geride bırakmak
- to leave behind; to pass; to surpass
- geride bırakmak
- have the drop on
- geride bırakmak
- a) to leave behind, to pass b) to overtake c) to surpass, to outdistance d) (yarışta) to outstrip
- geride bırakmak (yarışta)
- (Spor) outdistance
- geride bırakılan teçhizat
- (Askeri) remain-behind equipment
- geride inşa etme
- setback
- geride kalan
- straggly
- geride kalan
- straggler
- geride kalan
- surviving
- geride kalan
- fallen astern
- geride kalan
- (Kanun) in arrears
- geride kalan atlar
- ruck
- geride kalan girdap
- (Havacılık) cast off vortex
- geride kalmak
- 1. to be behind. 2. to lag. 3. to remain, be left (behind)
- geride kalmak
- drop behind
- geride kalmak
- fall astern
- geride kalmak
- drop back
- geride kalmak
- be posterior to
- geride kalmak
- drag behind
- geride kalmak
- keep back
- geride olan
- hind
- geri
- {i} rest
Where are the rest of the files?
- Dosyaların geri kalanı nerede?
My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
- Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
- geri
- rear
Tom always looks in the rearview mirror before he backs up.
- Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.
- geri
- {s} reverse
Tom started the car and put it in reverse.
- Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.
- geride bırakmak
- {f} outpace
- geri
- behind
He's behind the times in his methods.
- O metotlarında zamanın gerisindedir.
The bus was behind schedule.
- Otobüs tarifenin gerisindeydi.
- geride kalmak
- {f} drag
- geri
- background
- geri
- remainder
- geri
- (Bilgisayar) prev
- geri
- aft
- geri
- (Bilgisayar) previous
- geri
- (Bilgisayar) back space
- geri
- lag
- geri
- undeveloped
- geri
- imbecile
- geri
- (Bilgisayar) back to
- geri
- provincial
- geri
- with-
- geri
- arrears
- geri
- stupid
- geri
- (Bilgisayar) bksp
- geri
- reclaim
- geri
- (Bilgisayar) backspace
- geride bırakmak
- outdistance
- geride kalmak
- fall behind
I don't want to fall behind my class.
- Dersimden geride kalmak istemiyorum.
- geri
- reclaimed
- geri
- to back
- geri
- restored to
- geri
- back in
Tom is back in his office.
- Tom ofisine geri döndü.
I will be back in two week's time.
- İki haftalık süre içinde geri döneceğim.
- geri
- back from
- geride kalan
- residua
- geri
- the rest, remaining part, remainder, what's left
- geri
- slow (timepiece)
- geri
- the past
- geri
- backward
She is backward in expressing her opinion.
- O, fikrini ifade etmede geri kalmış.
The actress fell backward over the stage.
- Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
- geri
- reversing
- geri
- backwards
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
Tom stepped backwards.
- Tom geriye adım attı.
- geri
- backward, behind in time or progress, behindhand
- geri
- retarded, backward
- geri
- outcome, result
- geri
- back, rear, reverse; rest, remainder; back, hind; backward, undeveloped; (saat, vb.) slow; stupid, half-witted, imbecile; back, backward(s)
- geri
- re
- geri
- posterior
- geri
- back, backward, to the rear
- geri
- retro
- geri
- hind
In hindsight, this was a mistake.
- Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.
- geri
- slow
My watch is five minutes slow.
- Saatim beş dakika geri kalmış.
The clock is ten minutes slow.
- Saat on dakika geri kalmış.
- geri
- aback
- geri
- rearward
- geri
- Back up!/Back!
- geri
- anus (of an animal)
- geri
- back, back side, rear, the space behind
- geri
- with
I think everyone looks back on their childhood with some regret.
- Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
She will be back within a week.
- O bir hafta içinde geri dönecek.
- geri
- pull away
- geride bırakmak
- shoot ahead of
- geride bırakmak
- leave astern
- geride bırakmak
- {f} distance
- geride bırakmak
- leave behind
I want to leave behind contributions to humanity.
- İnsanlık için katkıları geride bırakmak istiyorum.
- geride kalan
- {i} survivor