Maybe Tom should consider the possibility that Mary has left him for good.
- Belki Tom Mary'nin geri dönmemek üzere onu terk ettiği olasılığını göz önünde bulundurmalı.
She has decided to live in the United States for good.
- Onlar geri dönmemek üzere Amerika Birleşik Devletlerinde yaşamaya karar verdi.
A bad haircut is no fun, but at least you're not stuck with it for good, only until it grows out.